Kayıtlar

at kestanesi

selam götür benden ferhan sükunetin habercisi olsun ay tebessüm et kaç bu diyardan bahar aksın saçlarından şimdi güller yüzünden döküldüğü an seller durdu bu sonbaharda at kestanesi çiçek açtı ferhan kurudu sinemde bütün dallar sen vakti saadetimi baki san ihtiyar çehrende çizgiler var uzun yol geldin otur soluklan inci gibi dizilen yıldızlar gözlerini göğe dik gör ferhan karartılarda seç sustuklarımı su testisi taşı götür ardından ağlak sesleri kıs sakın bakma şüpheni al sırtına tut kolumdan yağmur yağsın gözlerden şimdi bir yudum huzur götür ferhan görmek vakti sırların ardındakini binbir sima sezdim aydınlanan sahi ne kadar zaman geçti sensiz hani giderdin lâl avuçlarımda kan bul beni kokumu tanır gibi cihanı sustur gülü soldur ferhan ya bir daha gelemezsen geri ah at kestanesi çiçek açtı bahar geldi ferhan

dünyanın rengi

boynu bükük güzel sevemezsem gelme gül rengi dudakların solar ise hemen gökten yaşlar olurda beceremezsem bilmeden sevmeyi git sevemem  hani alnına düşmüştü aklar yaşımca ellerimle açmıştım şakaklarını küçük bir buse kondurup örtmüştüm gözlerimle ey boynu bükük güzel sevemezsem gelme aynaya baktığında  ıslandıysa gamzelerin öpülmemişsen hiç kuruyorsa köklerin insanım beceremezsem cahilken sevmeyi kaç sevemem hani kursağında susmuştu serçeler boyunca gözlerimle dokumuştum kirpiklerini hayallerimden anlatıp küstüm kendimle boynu bükük güzel dün de bugün de  yarın da sen.

Mihrimah

şahlanarak yürüyen eşsiz gözleri parladı vuslata ruhu erdiren kanatlarım kırıldı içimdeki kıyametten yas tutan kimse ağlardı ellerimden dökülen miraca yükselen emsalsiz yüzü destandı rahrev dünyadan giden tenha huzurda kaldı

y.o.

aşk iki kişiliktir dünya gibi bir cemre düşer kuytu soğuklara ikinci cemre belki bahardan tatlı bi ayaza sonra bir ay bir güneş doğar bir olurlar küçük kıyamet aşk iki kişiliktir sessizce yavaşça  buluşur gözler bir kadın ağlar bir adam susar yağmur yağar fırtına kopar sussuz çöllere ay ışında kavrulur gün ışında  sönerdi ateş aşk iki kişiliktir bazen mavidir denizler kadar bazen karadır göz karası biraz cesaret biraz esaret kadar eller buluşunca tan yeri ağırırken dua ederdi kuşlar aşk iki kişiliktir biri söner biri yanar ikisinin ateşi  ısıtır dünyayı biraz mümkün biraz mümkansız hani karınca  sırtında hani ağustos böceği  sazında adını duymuştum aşkın dokunulmaz ürkütülmez sükut içinde  ay doğduğunda güneş battığında doğardı arafta bitmezdi, bitmedi.

me.

gölgesi ile oynardı yalnızlığı insandı sığınırdı korunaklı yalanlara mesela bir çay bahçesinde sigarasını yakardı tebessümle belki yorgundu uyumuştu sahilde tutmayacaktı elleri yüzünü hayatsuyunun her nefesinde hissediyordu kafesinde çırpınan sözleri affı yoktu hayallerin bir kursa bin yıkılırdı hayat o yüzden beyazladı yüzü elleri her zamankinden bayat kokusunu unuttuklarını kalbinde ağırladı sustuklarını sonsuza uğurladı iğneler kadar küçük depremler kadar kontrolsüzdü insandı umardı yaşamı istemsiz umarsız belki hoyrat ardındakiler bazen onun bazen değildi ikilemlerle düşe kalka bi ileri iki geri derken nice zaman olmuş birden unutulmuş aile sofrasında bırakmıştı huzurunu belli ince kaslarından sussuzluğu hani beklemişti onu bir gonca o daha hevesliyken dalgasız deniz sakin mehtap gözleri ile gözleri birleşirse şayet bir daha dokunurdu hayatsuyuna bir daha yaşardı yeniden yalnızlığı bu kez kendiyle oynardı sessiz sakin sükunetle oda ağır başını koyardı dizlerime saçlarını okşardım b...

5 Mevsim

yalancı mutluluk uygunsuz üst baş önce hafif rüzgâr sonra fırtına kopar sımsıcak güneş ellerimde ateş soğuktan donar selamet uzaklaş hoşçakal de yak sallantılı havalar

elveda

 âna anılara mekana her dilde her zamanda hep elveda.