Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sabah

giydirin gelinliğini yıldızların ay tutsun dilek fenerlerini yaklaş sesi duyalım sarımsaklar güzel koksun artık korkma uzanalım gökleri sönsün aydınlıkların giydirin üşümesin yalnızlıkları seni denize meydan okumuş hadsiz mecnun leyla denizdir unutma bunu gece giyinmiş gece soyunmuş bir marmelat içimde gezer bir hancı  bir hoyrat ki bir hoyrat güllerde kokar mıydı yalnızlık  kokardı hemde ne kokmak zehri içine işlemiş gör bak nasıl sarılacaksın leyle Bir fevkaladelik sardı içimi hani nerde ağlayan gözler tutta elinden güldürelim gıpta ile bakın artık ay ışığına kaç aşk doğurdu kaç aşk bitirdi kayan yıldızlarda gizli  dalgaları dursun bu gölün  ve ağlamayı kessin bir bebek ve sen yabancı beni tanıyormuş gibi yapmayı bırak sende elinden tut şu işin ellerin kanamadan tutamazsın leyli saramazsın bir dost gibi korkma uzanalım şimdi korkma aydınlanır gözlerin.

yıldız

giydirin gelinliğini yıldızların ay tutsun dilek fenerlerini yaklaş sesi duyalım sarımsaklar güzel koksun artık korkma uzanalım gökleri sönsün aydınlıkların giydirin üşümesin yalnızlıkları seni denize meydan okumuş hadsiz mecnun leyla denizdir unutma bunu gece giyinmiş gece soyunmuş bir marmelat içimde gezer bir hancı  bir hoyrat ki bir hoyrat güllerde kokar mıydı yalnızlık  kokardı hemde ne kokmak zehri içine işlemiş gör bak nasıl sarılacaksın leyle Bir fevkaladelik sardı içimi hani nerde ağlayan gözler tutta elinden güldürelim gıpta ile bakın artık ay ışığına kaç aşk doğurdu kaç aşk bitirdi kayan yıldızlarda gizli  dalgaları dursun bu gölün  ve ağlamayı kessin bir bebek ve sen yabancı beni tanıyormuş gibi yapmayı bırak sende elinden tut şu işin ellerin kanamadan tutamazsın leyli saramazsın bir dost gibi korkma uzanalım şimdi korkma aydınlanır gözlerin yakında.

bir olabilme meselesi

Günebakan avrasya Gölge"yazarız ruhunuz duymaz" Meydan Gündoğumu Greyfurt "gerçekler acıdır" Gürültü Yakamoz Tuba Tekinsiz Malumat İkindi Perra Perge  Arsemia Hevsel

kimsesizler

rüzgârla boğuşan saçlar yorgun sessiz boğuk  bir sonbahar şarkısı                içimizi ısıtan dayanılmaz çocuk sesleri  yanlızlığı yüze vuran  hiç görülmemiş  çiçeklerin açmasını               beklemekti beklemek şimdi  uyanmamış ölülerin               uyanmasını beklemek gibi bir yudum kahve              kaç yıl kitledik kendimize hiç bir yıldızı merak etmemek bir hayvanı benimsememek bir gökkuşağı görüp               büyülenmemektir  ruhtan ölmek hiç yaşamamış olmak bu olsa gerek yaşamaktan korkmak belki dilenci çocuk başını ayaklarına kadar eğince kaç kıyamet kopuyor  bilmemektir                  asıl cehalet sonra bir şiir eşliğinde dans etmeden                 eğlenmek nedir bilinmez gözler tavanı izlemeden                  uyku ihtiyaç  kuru şükür daha ise hayata bir köşe ıslanacak şakakları zonklayacak bir değirmencinin bir kuş aç kalacak                   ah ah dağlar ısınacak yer gök kaynayacak eriyince bir çift yürek                    karşılaşınca emek ismi ise sefalet içi

susuyorum.

fırtına değil  kasırga değil sessiz bi yaz yağmuru ardımda kalan kalabalıklar gitmek bazen zaruri fiil kalmak zehirdir kana kana yine de susuyorum yine de kimsesiz adını anmak haykırmak değil yorulmak pes değil ben uzattım elimi bekliyorum bu kez içimde umutlar sesi kısık radyolar gibi neşelendirmek için varım bugün yokum yarın avcuma sığdırdıkların yarım keşke yalnız bu kadar olsa keşke yalnız bu kadar 

Mehlikam

Mailerinde kaybolduğum ıssız gök altında kaldım aciz kimsesiz ömrüm amade kaç satır hatıra bıraktın ey benim kaygısız zeytin gözlü parlak güneşim sen bana mai deniz, bana sıcak bir gök borçlandın kalbimle yüz çevirdiğim kaç eşsiz hatıra sırtlandın Ufukları dardır bu göğün kanadı kırık uçamazsın gönlünde kırılır bu defa bir düzende var olamazsın ey benim gönlü kuytuda kalmış nazlı çiçeğim ben sana hayat vaat ederken sen mahrum kaldın sırtımı döndüğüm duvarlardan ruhuma sarıldın Halim ahvalinle yekpare cihana sığamadım hayratımdır evrene her şiir senden sığdırdığım ey benim gülen yüzünde çiçekler yeşerttiğim avare dünyanın ellerinden köşe bucak kaçırdın varlığınla naçiz benliğimi kuraklıktan kurtardın Ayrıldığım her şehre senden bir hatıra bıraktım kurduğum hülyada bir senden, bir de sen vardın ey benim cihandan yitip saye gibi hayalileştiğim yürüdüğüm her yolda bugünden yarınıma candın korkularımı saklayıp sinende, bana kokunla baktın Mai ıssız mai yalnız ve karanlık artık senin kaçtığı

kasırga

ısınamadığım bütün rüzgarlarda taşıyamadığım bir yük var alelade bir rüzgar değil bu kıyamet buz gibi iliklerimde biçare el açıp dayanmalı da-yan-ma-lı sussuzluğa ve  uzak diyarların en uzağında  karanlık denizlere dalmalı dibini nefesi düşünmeden çiçekler güneşin koynundaydı  ön görülen kurak yarınlara korkuyla uyandım yalnız hızlandırdım ölümü yavaşladım